Matematik eğitimi üzerine

 

Bu yazımda okullarımızda karşılaştığım bazı noktalara değineceğim, çoğu defalarca eğitimciler tarafından dile getirildi ,farkı kendi gözlemlerime dayanarak bu yazıyı hazırladım . Yazı tamamen ortaokul matematik eğitimi / öğretimi gözetilerek  yazılmıştır . Diğer branşlardaki durum kendilerine hastır.  Tamamen kendi görüşlerimdir .

+ Yeni şeyler denemenin vakti geldi

Klasik eğitim anlayışıyla ne kadar başarılı / başarısız olduğumuz ortada , uluslararası sınavlarda alınan  sonuçlar  , mezun olan öğrencilerimizin durumları , insan kalitemiz ortada . Ortada bir sorun var , yeni şeyler denemekten de korkuyoruz .  Bu korkularımızı bir kenara bırakıp modern eğitim anlayışı geliştirmek zorundayız .

+ Daha fazla somut materyal kullanın

Matematiğin öğretmenin anlattığı , öğrencilerin yazdığı dinlediği değil de , somut materyallerle oluşturulan bir atölye sınıfı gibi bir ortamda işlenmesi taraftarıyım , öğrenci kendisi ölçmeli biçmeli hesaplamalı , - gerektiğinde hesap makinesi kullanmalı - vs . sınıfta oynamalı zıplamalı ..Klasik düzenin tamamen dışında olmalı.

Matematikte , her konuda somut materyal kullanmak zor , ancak mümkün olduğunca somut , elle tutulur gözle görülür materyal kullanmak ,video göstermek ,  etkinlik yapmak gerçekten önemli . Öğrencilere materyale dokunmasını isteyin . Dokunmak farklı bir his , o yüzden dokunarak kendi kendine birşeyler keşfetmesini sağlayın .

Öğretmenlerden şu serzenişi sıkça duyuyorum , Okulda materyal yok , şu yok bu yok . Al kardeşim . temin et . Ne kadarlık birşey ki bu ? kaç lira maaş alıyorsun ? Ayda 100 liralık bir materyal oluştursan , 3-4 senede her yer materyal olur . Yapmayın ..Eğitim için yapacağınız harcama en gerekli harcama.

Örneğin ,  bir etkinlik yapacağım , sınıfa komple ne gerekiyorsa alırım ,etkinlik sırasında dağıtırım .  makas , pergel ,  cetvel , yapıştırıcı vs ..her birinden 20-30 tane var , etkinlikten sonra çocuklar aldıklarınızı masaya bırakın tamam .

Eğer sınıfta tahtada 10 dk dan fazla ders anlatıyorsanız, kusura bakmayın bana göre sizin için alarm zilleri çalıyor demektir.

+ Dersten önce hazırlanın

Derse planlı girmek önemli , planlı derken oturup bir iki sayfa  plan yazmaktan bahsetmiyorum , ama öğretmen derse girmeden önce sınıfta en son hangi kazanımı verdiğini , gelecek derste ne vereceğini bir etkinlik yapacaksa hangi etkinliği yapacağını planlamalı , ister yazıyla ister kafasında. Gerekli materyal , çalışma kağıdı vs varsa hazırlamalı, bir kez olsun ders kitabını  yada hangi kaynağı kullanıyorsa okumalı .  Öğretmenlerimiz  ders bitiyor  kitapları dolaba koyuyor , eve boş boş elleri sallayarak gidiyor geliyor . Ben merak ediyorum okula gelmeden önce ne yapıyorlar ? Derste ne yapıyorlar ?

Çocuklar nerde kaldıydık ?

- Şurda kaldık öğretmenim ,

hımm tamam devam ediyoruz , şunu oku oğlum .

+ Yazdırmak hastalıktır

Deftere not tutturmanın mantığını bir türlü anlamıyorum , Kitapta olan bilgileri , kendi kafasınca işte düzenleyip deftere yazdırıyorlar , sebeb ? Öğrenci daha sonra deftere bakarak öğrenebilirmiş , sınava çalışırmış . Öğrenci derste öğrenmediyse maalesef hiçbir yerde öğrenmez.   Bu tamamen vakit kaybından başka birşey değil . Bu yöntemin öğretmen için avantajı,( tabi ki öğrenci için tamamen dezavantaj) , sınıfı kontrol altında tutabiliyorsunuz . Öğrenci birşeylerle uğraştığı için sınıfta ses çıkmıyor. Kafanız rahat ..Kesinlikle yazdırmıyorum , bir yıl boyunca toplam kullandıkları sayfa 40-50 dir. Çoğunluğu da çizme ve problem çözerken karaladıkları şeyler. Hastalıktır diyorum çünkü bir kez yazdırmaya başladınız mı kendinizi durduramıyorsunuz, şu da önemli şunu da yazdırayım bu da önemli bunu da yazdırayım .

+ Sınıftaki ses 

Öncelikle şunu tespit etmeli , sınıftaki ses bir problem midir ?

Bana göre hayır , müdürlere , bazı diğer gelenekçi öğretmenlere ve  velilere göre evet . Sessizlik kesinlikle öğrenmeyi garantilemiyor , boş boş gözlerle size bakıyorlar , siz gururlu bir şekilde , ne de güzel anlattım sanıyorsunuz , yanlarına varın sorun , ya da sınavlarda gözlemleyin durum hiçte öyle değil . Sınıf kendi halinde olmalı , 5.sınıflarda yöntemim şu ;  5 dk kazanımı tahtada anlatıyorum , örneği kendim çözüyorum , anlatım sadece 3-4 örnek üzerinden oluyor , sonra alıştırmaları kendileri yerlerinde çözüyorlar  ben sürekli öğrencileri tek tek geziyorum , anlamayan öğrencilere anlatıp yaptırıyorum , öğrencinin elinden kalemi almıyorum , başında bir örneği yapana kadar bekliyorum gerekli olan yerde destekliyorum . Öğrencinin yapıp yapmadığını sürekli kontrol ediyorum .Alıştırmaları önce bitiren öğrenciler ne yapıyor ? Açık söylüyeyim sınıfta geziniyor ..hiçte rahatsız değilim.

Bu yöntem , sınıf mevcudu 20 den fazla olan sınıflar için uygulanması zor , ancak öğretmenin karakterine göre yine uygulanabilir.

Geleneksel anlayışta maalesef derste ses varsa , müdür ya da veliler tarafından eleştirilmeniz mümkün , ne yaptığınızı biliyorsanız bunlara göğüs gerebilirsiniz , çekemem diyorsanız okul değiştirin .

Hele ki sınıfta çıt çıkmıyorsa ,  bu öğretmenin ne kadar disiplinli olduğundan bahisle , o kadar değer veriliyor. Övülüyor..

Öğretmenlerin eğitime ve öğretime bakış açılarını değiştirmeleri lazım ama , müdürlerin daha çok değiştirmeleri lazım.

+Öğretmen gelişimi

Öğretmenler sürekli olarak kendini geliştirmeli , değişmeli . Konularda bir sene önce önem verdiğim yerlerle , bakış açımla , bu senenin bakış açısı birbirini tutmuyor , bazen kendi kendime şaşırıyorum . Öğretime temel bakış açım hiçbir zaman değişmedi , gelenekçi zihniyetten hep uzak durmaya çalıştım bu yüzden de hep başım ağrıdı.

Evine ders kitabını dahi götürmeyen , matematik öğretimi adına hiçbir gelişmeyi takip etmeyen , araştırmayan , materyal vs hazırlamayan bir öğretmen kitlesi var maalesef . Derse gereken önemi verip hazırlandığımızı düşünmüyorum açıkcası .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tam sayılarda bölme

Sayma sayıları

Sözel ifadeleri cebirsel olarak yazma